Esim - Bilimsel Tarih İncelemesi Birinci Bölüm: İnsalığın aç tarihi
Login:
Password:

Forgot password Register

Article

Jaden


Redactor

276


27
Bilimsel Tarih İncelemesi Birinci Bölüm: İnsalığın aç tarihi (Old article)
Posted 11 years ago by
Jaden    
Report


İnsanlığın ilk derdiymiş açlık. Aç ayı oynamadığı gibi, aç adam da ayı avlamazmış yani. Zaten avlansa da, eti yenmez, karın doyurmaz, işe yaramaz ayı oğlu ayı işte. Postundan istifade edersin de, postu deldirmek de var işin içinde. "Dimyat'a posta giderken, evdeki tosttan olmayalım" diyerek, tost yapmayı icat etmiş insanlar, yeryüzündeki ilk günlerinde. İlk tostlar da pek zevksiz hani, ağaç kabuğu arasına dağ çileği. Olsun lan olsun, karnımız aç. Evde çoluk çocuk ekmek diye karşı kondunun kiremitlerine saldırıyo, sen hala onun sapı bunun çöpü diyosun. Sapına çöpüne bakmıycan, sap kopar, çöp ayıklanır. Aynı felsefe karşı cins ilişkilerinde de sizi en doğru sonuca ulaştırır ancak, o konuya başka bir yazı ile eğilmek niyetindeyim. Şimdilik aç karnımıza dönelim.

Antik çağlar çok kral zamanlarmış dostlar. Eline bir tel al, iki dımbırdat, yanına saçma sapan bir şiir oku, al sana halk ozanı. O kadar da makbul ki o dönem bu işler, kızlar bile "beni ne halk ozanları istedi de, ben vermedim..." diyorlar. Vermemişmiş yosma, külahıma anlat lan onu. Hatun kişinin vermediği bir tek gün var insanlık tarihinde, o da insanlığın ilk günüdür herhalde. Dünyanın en eski mesleği diyorlar ya fahişelik için... Yemeyin, hatta gargara bile yapmayın. Bakınız: ilgili diyalog:

Şuursuz Cezmi: Hamdi abi, fahişelik dünyanın en eski mesleğiymiş abi.
Dalgakıran Hamdi: Bi sittir lan ordan.
Şuursuz Cezmi: Valla bak abi, televizyonda gördüm, Nihat Doğan söyledi.
Dalgakıran Hamdi: Peki o ilk fahişe ne karşılığı açmış bacakları Cezmi ?
Şuursuz Cezmi: Ne biliym abi, balık falandır herhalde.
Dalgakıran Hamdi:O zaman dünyanın en eski mesleği de balıkçılık demek ki.
Şuursuz Cezmi: Hııı. Peki abi ben TV seyretmeye gidiym o zaman.

Cezmi kardeşin düştüğü yanılgının bilimsel adı, Parabolik Nihat Doğan Sapması olarak, M.Ö 472 yıllarında, Nihat'ın Mısırlı atası ünlü fizikçi, Tutankoduunuoturtandoğan tarafından yazılan, "İnsanlığın Presizyonik Şuursuz Dalyaraklık Döngüsü" adlı eserde geçmektedir. Sonraki eseri olan, "Hidrolik yağların kış şartlarında korunması", o dönem hidrolik teknolojiler bulunmadığı için sıfır satmış, Tutankoduunuoturtandoğan piramidin kira ve faturalarını ödeyemez duruma gelmiş, tekme tokat Mısırdan sürülmüş ve yalın ayak Anadolu toprağına varmıştır. Burada milletin cahilliğinden istifade, "Kromosferde Beyzbol Toplu Sekiz Buçuk Salto" isimli eseri ile tabiri caiz ise parayı kırmış, bir Allah kulu da çıkıp "bre kardeşim, beyzbol ne s*kimdir, kromosfer ne lan a*k" demediği gibi, daha sofistike bir yapı içerisinde "sekiz buçuk salto mu olur ulan lan koduum" gibi bir eleştiri de yazara yöneltilmemiştir. Kitap o kadar çok tutulmuştur ki, "kro" terimi günümüze, o dönemde kitabın tam adını ezberlemekte zorlanan Anadolu insanının bu kitaptan devşirdiği bir kısaltma olarak ulaşmıştır. Bu kitabın yok satmasından cesaret alan Tutankoduunuoturtandoğan, sonrasında, "Yurdum insanının cebi delik, memişleri tam yemelik", "Bir Ortadoğu Eleştirisi: Öyle Ortadoğu mu olur lan Hıyarağası" ve "Tutan'dan toplumsal deneylemeler: Bu mallar bu kitabı da alır, söylemedi demeyin" gibi eserlerle bölge insanının gönlünde taht kurarken, bölgeye de iyiden iyiye çöreklenmiştir.

Yani kısacası, insanlığın en eski mesleği ya balıkçılıktır, ya meyve toplamak ya da avlanmak. Aksi durumda, yan gelip açlıktan zıbarmayı beklemek ekseninde, zevksiz ve kısa bir hayat söz konusudur. Arkadaşım aç ayı oynamaz diye başladık lafa, siz aç ayıdan punto bekliyosunuz. Puntolamak için enerji lazım. O devirde nerde o enerji ?

Enerji demişken, yine ilk çağ Yunan geleneğinin önemli şahsiyeti Kaldırakusdaldırakus'tan bahsetmeden edemeyeceğim. Aka topraklarında alaylı şarapçılıktan yetişme kimyager olan Kal, (eş dost öyle seslenirmiş kendisine), zaman içerisinde şarap almak için kil şarap amforalarını eskiciye satarken, dar gelirlilikten bıkmış ve "s*kerim böyle aşkın ızdırabını" diyerek, hayvancılığa başlamıştır. Bir yandan da, üzüm bağları dikerek, kendi şarabını kendisi yapıp, tasarrufa gitmeye çalışmıştır. Gel zaman git zaman, hayvanları süt vermediği için iflas noktasına gelen Kal, çareyi bir bilene sormakta bulmuş ve tüm zamanların büyük bilirkişisi Dalgakıran Hamdi Abi'mize danışmıştır. Sizlere, Jadenly Telegraph farkı ile, antik çağda gerçekleşen bu önemli buluşmanın bir tutanak kaydını burada sunuyorum. Beni okumaya devam edin:

Kaldırakusdaldırakus: Selam ey bilge ve soylu kahraman, Zeus'un eli üzerinden eksik olmasın. Ben Kaldırakusdaldırakus. Bana adını bahşet lütfen.
Dalgakıran Hamdi: La bi de get, kaldırıyo musun, daldırıyo musun ne halt ediyosan. Hamdi de yeter ag.
Kaldırakusdaldırakus: Değerli dostum Hamdi, benim hayvanlarım süt vermemekte. Zeusa adaklar mı adamadım, Afroditle mi kırıştırmadım, Apollona mı domalmadım, ne yaptıysam fayda etmedi. Çok mağdurum inan.
Dalgakıran Hamdi: Lan seni parayla mı dağıtıyolar, boğa lan onlar, allı kızıllı boğa işte. S*ikini mi sağacan a*k.

Bu sohbeti kısa kesip, Kaldırakus'a orta parmak göstererek çekip giden Hamdi Abi, bu konuşmadan o kadar sıkılmıştır ki, sonrasında "Kal geldi" dedikleri anda, kaçmaya başlamış ve bu şekilde de bugüne dek kullanageldiğimiz "Kal geldi" deyiminin de atası olmuştur. Kaldırakus ise, Hamdi Abi'nin son sözlerini ciddiye alarak, boğanın malum organına sarılıp sağmaya çalışmış ve uzun uğraşlar sonunda 3-5 damla elde edince, kendisi ile özdeşleşen ve günümüze dek ulaşan şu ünlü dörtlüğü ortaya çıkartmıştır:

"Uydum Hamdi sözüne
Sarıldım boğanınkine
Elim koptu a dostlar
Koyarım iki damla sütüne"

Yine de, elde ettiği ürünü değerlendirmek isteyen Kaldırakus, kendi üretimi olan şaraplara, bu çok zor elde edilen ve az miktarda üretilebilen koyu kıvamlı sütten karıştırarak, piyasaya sürmüştür. Kaldırakus'un talihinin döndüğü an olarak da, ünlü tarihçi Aristokolumusokus bu anı göstermektedir. Kaldırakus'un tarifi, bölgede tiksinti ile karşılansa da, uzak diyarlarda, Tayland civarında, oldukça tutulmuş ve üretimde rol oynayan boğanın rengine itafen kızıl boğa adı ile milli bir içeceğe dönüşmüştür. Kaldırakus buradan yolunu bulmuş, paranın mına koymuş ve kazandığı para ile ömür boyu da şarabın dibine vurmuştur. Hatta yine ünlü tarihçi, Yoldangeçenekayaracles, antik Ege medeniyetlerinin sosyo-kültürel yapısını ele aldığı "Gaffur Smyrna'da Mala Vurmak" isimli başyapıtında, o dönem kil şarap çömleklerin kullanışsızlığı nedeniyle bidonu da keşfeden Kaldırakus'un, merak içerisinde bu yeni kabın ne olduğunu soran halka "Bu bir bidon." şeklinde verdiği tarihi cevabın, sonraki dönemde "Myrmidon" halkına adını verdiğini savunmuş, ancak bu teorisi akademik çevrelerde pek yankı bulmamıştır. Konu ile ilgili olarak, Sorbonne Üniversitesi'nden Profesör Doktor Et'Gibei Urey'n Ou Lain şu şekilde konuşmuştur:

Profesör Doktor Et'Gibei Urey'n Ou Lain: "Kaldırakus'un teorisi tamamen anti bilimseldir. Bugün Avrupa topraklarında tarih dersi alan orta okul öğrencisi bile bilmektedir ki, Myrmidon adı, o zamanki adı ile Aka tabir ettiğimiz Ege bölgesinin beton gibi hatunlarının erkeklerin donları üzerindeki etkisine referans gönderme yapılarak türetilen "Mermi Gibi Don" teriminin halk arasında kısaltılarak günümüze ulaştırılmasından devşirilmiştir. Lütfen sayın Yoldangeçenekayaracles tarih ile ilgili sallamayı bıraksın da yoldan geçenlere salmaya devam etsin."

Asıl konumuza dönecek olursak; yüzyıllar sonra, Avusturyalı bir fırsatçı, aslı antik çağlarda Avrupa'dan giden bu içeceğin adının yerli oluşunu beğenmemiş ve gavurcası olan Red Bull adı ile tekrar yerli piyasaya sürerek, bu içecekten, Kaldırakus'tan sonra ikinci kez parayı vuran adam olarak da tarihe geçmiştir.

Gençlerin dikkatine, ayaklı tarih ansiklopedisi evinize geldi, yatak yorgan kenarlarına, halılarınıza, kilimlerinize tarih çekilir. Beş dakikada yapılır, hemen teslim edilir. Ama açız aç, karnımız gurulduyo. Q5 ekmek olmuş ateş pahası, gramajında da sahtekarlık var gibime geliyo ya neyse. Bi tane yiyorum, bir berserkte işi bitiyo. Oysa bizim atalarımız bir somun ekmek yedi mi, en az bir kale alırlarmış lan. Ya ekmekte iş yok, ya bizde. Neyse artık, ilk makalemiz için bu kadar derin tarih bilgisi yeterli. Sonrakilere de ekmek çıksın dimi.

Sizlere tarihten kesitlerle, aç olduğumuzu anlatmaya çalıştım. Açız olm, bildiğiniz aç. Sizler de bu verdiğim değerli bilgilerle dantelektüel kimliğinize aile sıra no ekleyebildiyseniz, bana teşekkürü bir borç bilin. Hatta borç bilmekle kalmayın, borcunuza sadık olun a*k. Yukarıda subuscıribe (anlamayan andavallar için gavurcası subscribe, yani bildiğin +sub) butonu var. Jadenly Telegraph yaz, 3131'e yolla, makalem ayağına gelsin. Hem sen biraz gülümse, hem ben aradan yolumu buliym. Yani "win win situation". He mi ?

Öpüldünüz.

Next article:
Yurttan gelişmeler. (11 years ago)

ESim
or
Register for free:
Only letters, numbers, underscore and space are allowed (A-Z,a-z,0-9,_,' ')
Show more

By clicking 'Sign Up!', you agree to the Rules and that you have read the Privacy Policy.

About the game:


USA as a world power? In E-Sim it is possible!

In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.

Work for the good of your country and see it rise to an empire.

Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.


In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.

"E-Sim is one of the most unique browser games out there"

Become an influential politician.

The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.


You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.

The international war.

The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).


At the auction you can sell or buy your dream inventory.

E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.


Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.


Take part in numerous events for the E-Sim community.


forum | Terms of Service | Privacy policy | Support | Wikia | Alpha | Luxia | Primera | Secura | Suna | Viva | Lima | Elysia | esim political game
PLAY ON