Article

29153

Bana oy veren tüm arkadaşlara, öncelikle oy vererek beni de meclise seçtikleri için teşekkür ederim. Verilen oyların gereğini yerine getirerek ülkeyi daha iyi bir döneme hazırlamaya hep birlikte çalışacağız. Aslında bu makaleyi meclise seçilmem için bir teşekkür mahiyetinde yazacaktım ama baktım öyle kısa oluyor, dedim ki biraz uzun ve sıkıcı olsun ki benim yazdığım belli olsun. Bunu belki seçimden önce yapmak lazımdı ancak şimdiye kısmet oldu ve bu vesile ile şahsım adına yürütülmesi gereken politikalarla ilgili anlayışımı paylaşmak istedim.

Öncelikle, bir önceki hükümet, bayram dönemine denk gelen talihsiz bir gerilemeyi saymazsak, önemli başarılara imza atarak, kuzey bölgesinde güçlü bir yapıya bürünmemizi sağladı. Daha önceki makalelerimde de bahsetmiştim, hem hammadde hem de ekonomik döngü açısından Merkez Ukrayna çok büyük önem arz eden bir bölge.




Tahıl barındıran ve 267 şirketin değeri 60.000 altına yaklaşan bu bölgeyi elimizden almak için, hem saldırılar, hem de direniş savaşları olacaktır. Kanaatimce, bu bölgenin elde tutulması hayati önemdedir. Ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak bu stratejik bölge, kalkınma ve gelişme planlarımızın da ilk basamağı olacak kapasitededir.

Bununla beraber, aktif kullanıcı sayımızın, hızlı bir düşüşe geçmesi ile birlikte, asıl gücümüzün ne olduğu konusunda da daha iyi bir fikre sahip olabilmekteyiz. Bir hafta önce listede görünen sanal rakamların hissettirdiği kadar güçlü de değiliz ancak bir lokmada yutulacak kadar güçsüz de değiliz.

Bazı arkadaşların, diğer devletlerin vatandaşlarına verdiği sübvansiyonları göstererek, hükümeti eleştirdiğini görmekteyiz. Sırbistan, Polonya ve Almanya gibi örnekler verilmiş. Bu ülkelerin haritalarını açıp incelediğinizde, göreceksiniz ki, bir tanesi demir olmak üzere en az iki yüksek hammadde bölgesinde konuşlanmışlar ve bu nedenle oldukça istikrarlı bir ekonomi yürütüyorlar. Ayrıca çoğu bizim kadar yüksek vatandaş rakamlarına da sahip değiller. Devletin geliri yükseldikçe, neden vatandaşına yardım etmesin ki ? Ancak biz henüz o noktada değiliz. Savunma sistemleri ve ileride yapılması olası savaşlara hazırlık daha öncelikli. Buna rağmen, IRC kanallarında bulunduğunuz takdirde, en azından savaşlar sırasında, belli bir hasarın üzerini vurabilecek arkadaşlara yer yer yardım ediliyor. Şunu da unutmamak lazım ki, bu yeni oyuncu popülasyonunu sağlamak için yapılan kampanyada, çok fazla yardım malzemesi harcandı ancak bu yatırımın yapıldığı bütün oyuncular kalıcı olmadı. Yani bizim devletimiz yardım etmiyor değil. Sadece optimal bir şekilde, devleti de zarara sokmamanın yollarını arayarak, yardım şeklini ince eleyip sık dokumak gerekiyor.

Bunun yanı sıra, biz Almanya, Sırbistan veya Polonya değiliz. Kurtuluş savaşını devletten yardım alarak değil, evlerde dikilen çoraplardan, ambarlarda saklanan erzağa kadar, devlete yardım ederek kazandık. Biz devletinin sırtından geçinen değil, devletini sırtında yükselten bir toplumuz. Şu çetrefilli dönemde, devletin güçlenmesine izin verir ve ileriki harekat planını doğru belirleyip uygulamasına yardım edersek, orta vadede oldukça güçlenebilir ve o zaman vatandaşlara da yardım edebiliriz kanaatindeyim. Zira şu an alınan hedeften sonra ortaya konulacak olası herhangi bir hedef, bundan da daha zorlu olacaktır. Büyüdükçe, düşmanlarımız artacaktır. Kimse yanı başında kontrolsüz büyüyen bir güç istemez.



Bahsetmek istediğim bir diğer konu, oyunu oynarken biraz da konuya vakıf olmaya çalışma çabasıdır. Halen bir çok arkadaşımız müttefiklerimizi tanımamakta ve devlet stratejisi ile ilgili çok fazla fikir yürütmemektedir. Müttefikler olmadan bu tarz oyunların altından kalkmak çok kolay değil. Bu nedenle, mevcut bir müttefiğin karı, an itibarıyla bizim de bekamızdır. Savaşlarda müttefiklerimizin karşısından vurmak veya onları zor durumda bırakacak hareketler yapmak gibi münferit hamlelerin devlete faydası değil, zararı olur. Biraz incelediğimiz zaman, Polonya'dan da ziyade, sorunun Polonyanın ittifakı olduğunu görebiliyoruz. ABD, Brezilya gibi çok güçlü ülkeler ile Avrupa'da ekonomi döndürebilecek kapasitede olan Almanya ve Slovakya ittifaka dahil. Bir çok ittifakın savaşlarda oynadığı rolü görebilmekteyiz. Müttefiklere doğru şekilde davranmayı bu nedenle herkesten rica ediyorum



Başka bir konu ise, savaş / ekonomi dengesidir. Savaşmak tabi ki oyunların en heyecanlı ve zevkli evresi ve kimse de burada tycoon oynamak niyetinde değil ancak hazır değilken ve/veya yanlış cephede savaşmak da hiç karlı bir iş olmayabilir. Yine shoutlar vesilesi ile arkadaşların hemen her ülkeye savaş açmak hevesinde olduğunu da görebiliyorum. Bir savaşın, oyunda veya gerçek hayatta 3 koşulu vardır:

1- Cephe kazanılırsa sonucu karlı olacak mı ?
2- Bu cephede yeterli vuruş gücü bulacak mıyız ?
3- Cephe alınsa bile, tutunabilecek miyiz ?

Bu anlamda bir örnek olarak söylüyorum, hem müttefiğimiz olan hem de bize faydalı bir hammadde bulundurmayan Bulgaristan'a saldırmak mesela, bizim için hayırlı bir iş değildir. Dolayısıyla, aklımızdan çıkartalım lütfen. Meclise seçilmemiş olsaydım, bağımsız bir gazeteci olarak faydalı olacak seçenekleri de söylerdim ancak şu an etik olmayacağından bu konuyu parlamentoda tartışılmak üzere es geçiyorum.

Kısaca, savaşa hazır olmak, savaşmaktan daha önemlidir. Hazırsanız, istediğiniz an savaşırsınız. Değilseniz, savaştıkça güç kaybedersiniz.



İyi bir satranç oyuncusunun bileceği ilk kaide, saldırıya aşırı konsantre olacağı anın, beklemediği bir atak karşısında mat olmaya da en yakın an olduğudur. Ben bu nedenle, ne zaman satrançta bir hamle planlasam, durup bir an kendi dizilimime bakarım. Bir hata yapıyor olabilir miyim diye düşünür ve savunmamı gözden geçiririm. Bu anlamda sürekli batıya ve kuzeye doğru ilerlerken, Yavuz Sultan Selim örneğinden de ders çıkarmak gerekebilir. Saldırı mahiyetinde olmasa da, diğer sınırları da korumak gerekecektir zira doğumuzda da güçlü devletler var. İyi bir saldırı, ancak savunmanızdan emin olduğunuzda gerçekleşir.

Bu kadar konu ile kafanızı ağrıttım belki ve bu sefer size faydası da olmayan bir makale ile karşınıza çıktım ancak bir kerelik gerekliydi diyelim. Bunlar benim kişisel anlamda gördüğüm politik durumun ifadesidir. Tabi ki her birey farklı bir konjonktür düşünecek ve kendi fikrinde oluşanları öne sürecektir. Sabrınız ve oylarınız için tekrar teşekkürler.

Güçlü Türkiye için hep beraber.



Previous article:
Şirket kurmak 1 (11 years ago)

Next article:
Jadenly Telegraph 29 Ekim Özel Sayısı (11 years ago)