Esim - Mihribanın gerçek hikayesi Aşk bu olsa gerek (2) devamı
Login:
Password:

Forgot password Register

Article


3
Mihribanın gerçek hikayesi Aşk bu olsa gerek (2) devamı (Fun)
Posted 10 years ago by
tcemre    
Report


Tüm bu yaşananlardan sonra herkes bir tarafa dağılmıştır ama Karakoç’un nerede olduğunu hiç kimse bilmemektedir. Mihriban ise Edebiyat Öğretmeni olarak atanmıştır. Aradan birkaç sene geçtikten sonra günün birinde Mihriban’ın bulunduğu ilde edebiyatçılardan oluşan bir grubun bir söyleşi vereceği ve herkesin bu söyleşiye davetli olduğunu anons eden sesi duyan Mihriban buna gitme kararı alır. Anonsta hangi edebiyatçılarında olduğu söylenir ama Mihriban kimlerin olduğunu anlayamaz. O gün gelir ve Mihriban en ön sıralardan birine oturur. Konuşmacılar sahneye çıkar ve söyleşi başlar. Konuşmacılardan biri söyleşinin sonunda genç bir şairin şiir okuyacağını söyler ama bu genç şairin kim olduğunu söylemez. Söyleşi Mihriban için çok zevkli geçmiştir ve bir ara gizemli şairi düşünür “acaba kim?” diye. Söyleşinin sonuna doğru konuşmacılardan biri işte sizlere sözünü ettiğimiz genç şair der ama tam ismini söyleyecekken, söyleşinin havasına kapılan seyirciler daha ismini bile duymadan alkışlamaya başlar ve konuşmacı da ismi söylemekten vazgeçer. Sahneye çıkan Karakoç’tur. Seyircileri selamlayan Karakoç, bir yandan da seyirciler arasında tanıdık kimse olup olmadığına göz ucuyla bakar ve birden ön sırada ki sarı saçlı bayan dikkatini çeker ve o tarafa döner. Dönerken de aklına üniversitenin ilk günü yaşadıkları gelir. Hafif bir tebessümle döner ve gözlerine inanamaz. Karşısında duran kişinin Mihriban olduğunu görünce yüreğinin sanki yerinden fırlayıp Mihriban’ın kucağına konduğunu hisseder. Karakoç bunları yaşarken Mihriban ise o yağız delikanlının ayaklarına kapanmak için kendisini zor tutar. Tüm bunlar yaşanırken Karakoç o meşhur, insanı aşık eden o yüce duygularla dolu şiirini okumaya başlıyor.”Sarı saçlarını deli gönlümü / bağlamışım, çözülmüyor Mihriban “ diye başlıyor okumaya Karakoç, okurken de Mihriban’a bakıyor.İlk mısraları duyar duymaz yüreğinde biriken tüm sevginin gücüyle haykıra haykıra ağlamaya başlıyor.Seyirciler bir yandan kendilerini şiirin büyüsüne kaptırırken bir yandan da bu bayanın neden ağladığını merak ediyorlar.Karakoç şiirini bitirip seyircileri tekrar selamladıktan sonra kulise dönüyor.Soyunma odasına girip ağlamaya başlıyor.Hayatın ne kadar acımasız olduğunu haykırıyor.Kendi kendine “Ben seni böyle mi görecektim?” diye söylenmeye başlıyor.Yüreğindeki sevgi ve acıya daha fazla dayanamayan Mihriban koşarak kulise yöneliyor.Karakoç’u ararken de bir yandan da çocuk gibi seviniyor.Kapıya vuruyor ve içeriden “Buyurun.” Sesini duyunca içeri giriyor ve Karakoç’un kapıya yaşlı gözlerle baktığını görüyor. Karakoç’un konuşmasına bile izin vermeden “SENİ SEVİYORUM” diye haykırmış. Senin de beni sevdiğini biliyorum, bu şiiri de bana yazdığını duymuştum arkadaşlardan, yeter artık bitsin bu hasret. Ne olur artık dayanamıyorum sensizliğe. Mihriban bunları söylerken gözlerinden akan yaşları silmeye çalışan Karakoç’un elleri yüzüne değince Mihriban’ın tüm vücudunu bir titreme kaplıyor. Bir yandan Mihriban’ı dinleyen Karakoç bir yandan da hafızasını yoklar. Mihriban sakinleştiğinde “ sen evlenmedin mi?” diye sorar. Mihriban; “seni üniversiteden sonra çok aradım ama hiç kimse nerede olduğunu bilmiyordu. Nişanı sadece sana cesaret vermesi için yaptım ve sonra da attım. Ama tüm bunlar yaşanırken sen ortada yoktun. Seni çok aradım.” Bunları duyan Karakoç gözyaşlarına engel olmaz yanındaki sandalyeye çöker. Kara kara düşünmeye başlar. Mihriban bu durum karşısında “sen üniversitede de böyleydin, sürekli hindi gibi düşünürdün.” der.Aradan biraz zaman geçer ama Karakoç hala düşüncelidir.Bu duruma bir anlam veremeyen Mihriban tekrar “ Bu şiiri bana yazdığını ve seninde beni sevdiğini biliyorum.” Der.Bunun karşısında Karakoç ayağa kalkar ve Mihriban’a bakıp, ben o şiiri sana değil kızıma yazdım,der.Duyduklarına inanamayan Mihriban olduğu yere yıkılır.Hemen yardım isteyen Karakoç, Mihriban’ı hastaneye kaldırır ve hastane odasında Mihriban’ın ayılmasını beklerken bir şiir daha yazar.Mihriban uyanmadan odadan ayrılır.Mihriban uyandığında etrafına şaşkınlıkla bakar ve nerede olduğunu anlamaya başlar aniden aklına Karakoç gelir ve odadaki hemşireye beni buraya kim getirdi, diye sorar.Hemşire de bir erkeğin getirdiğini ve size verilmek üzere bu zarfı bıraktığını söyler.Zarfı açıp okur, okurken de gözyaşlarına hakim olamaz.Hemşire ne olduğunu sorduğunda; “ çok sevdiği bir yakınını kaybettiğini” söyler.

Zarfta şu yazıyormuş:

MİHRİBAN ( UNUTURSUN)

“Unutmak kolay mı? ” deme, Unutursun Mihriban’ım. Oğlun, kızın olsun hele Unutursun Mihriban’ım.

Zaman erir kelep kelep.. Meyve dalında kalmaz hep. Unutturur birçok sebep, Unutursun Mihriban’ım.

Yıllar sinene yaslanır; Hâtıraların paslanır. Bu deli gönlün uslanır... Unutursun Mihriban’ım.

Süt emerdin gündüz-gece Unuttun ya, büyüyünce... Ha işte tıpkı öylece Unutursun Mihriban’ım.

Gün geçer, azalır sevgi; Değişir herşeyin rengi Bugün değil, yarın belki Unutursun Mihriban’ım.

Düzen böyle bu gemide; Eskiler yiter yenide. Beni değil, sen seni de Unutursun Mihriban’ım.


şimdi dinleyin http://www.youtube.com/watch?v=7HUAcyXgUt4

Previous article:
Mihribanın gerçek hikayesi Aşk bu olsa gerek (10 years ago)

Next article:
Geri Dönüş (10 years ago)

ESim
or
Register for free:
Only letters, numbers, underscore and space are allowed (A-Z,a-z,0-9,_,' ')
Show more

By clicking 'Sign Up!', you agree to the Rules and that you have read the Privacy Policy.

About the game:


USA as a world power? In E-Sim it is possible!

In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth. Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be efficiently managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation. Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the game.

Work for the good of your country and see it rise to an empire.

Activities in this game are divided into several modules. First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress as a fighter. You will work in either private companies which are owned by players or government companies which are owned by the state. After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock company and enter the stock market and get even more money in this way.


In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.

"E-Sim is one of the most unique browser games out there"

Become an influential politician.

The second module is a politics. Just like in real life politics in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes. From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability to run for the head of the party you're in. You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself. Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you. You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state (for example, who to declare war on). Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have a good plan and compete for the votes of voters.


You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.

The international war.

The last and probably the most important module is military. In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control over territories which in return grant them access to more valuable raw materials. For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on their territory. You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life as a pacifist who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling products).


At the auction you can sell or buy your dream inventory.

E-Sim is a unique browser game. It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth according to their own. So come and join them and help your country achieve its full potential.


Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.


Take part in numerous events for the E-Sim community.


forum | Terms of Service | Privacy policy | Support | Wikia | Alpha | Luxia | Primera | Secura | Suna | Viva | Lima | Elysia | esim political game
PLAY ON