Tüm bu yaÅŸananlardan sonra herkes bir tarafa dağılmıştır ama Karakoç’un nerede olduÄŸunu hiç kimse bilmemektedir. Mihriban ise Edebiyat ÖÄŸretmeni olarak atanmıştır. Aradan birkaç sene geçtikten sonra günün birinde Mihriban’ın bulunduÄŸu ilde edebiyatçılardan oluÅŸan bir grubun bir söyleÅŸi vereceÄŸi ve herkesin bu söyleÅŸiye davetli olduÄŸunu anons eden sesi duyan Mihriban buna gitme kararı alır. Anonsta hangi edebiyatçılarında olduÄŸu söylenir ama Mihriban kimlerin olduÄŸunu anlayamaz. O gün gelir ve Mihriban en ön sıralardan birine oturur. KonuÅŸmacılar sahneye çıkar ve söyleÅŸi baÅŸlar. KonuÅŸmacılardan biri söyleÅŸinin sonunda genç bir ÅŸairin ÅŸiir okuyacağını söyler ama bu genç ÅŸairin kim olduÄŸunu söylemez. SöyleÅŸi Mihriban için çok zevkli geçmiÅŸtir ve bir ara gizemli ÅŸairi düÅŸünür “acaba kim?” diye. SöyleÅŸinin sonuna doÄŸru konuÅŸmacılardan biri iÅŸte sizlere sözünü ettiÄŸimiz genç ÅŸair der ama tam ismini söyleyecekken, söyleÅŸinin havasına kapılan seyirciler daha ismini bile duymadan alkışlamaya baÅŸlar ve konuÅŸmacı da ismi söylemekten vazgeçer. Sahneye çıkan Karakoç’tur. Seyircileri selamlayan Karakoç, bir yandan da seyirciler arasında tanıdık kimse olup olmadığına göz ucuyla bakar ve birden ön sırada ki sarı saçlı bayan dikkatini çeker ve o tarafa döner. Dönerken de aklına üniversitenin ilk günü yaÅŸadıkları gelir. Hafif bir tebessümle döner ve gözlerine inanamaz. Karşısında duran kiÅŸinin Mihriban olduÄŸunu görünce yüreÄŸinin sanki yerinden fırlayıp Mihriban’ın kucağına konduÄŸunu hisseder. Karakoç bunları yaÅŸarken Mihriban ise o yağız delikanlının ayaklarına kapanmak için kendisini zor tutar. Tüm bunlar yaÅŸanırken Karakoç o meÅŸhur, insanı aşık eden o yüce duygularla dolu ÅŸiirini okumaya baÅŸlıyor.”Sarı saçlarını deli gönlümü / baÄŸlamışım, çözülmüyor Mihriban “ diye baÅŸlıyor okumaya Karakoç, okurken de Mihriban’a bakıyor.Ä°lk mısraları duyar duymaz yüreÄŸinde biriken tüm sevginin gücüyle haykıra haykıra aÄŸlamaya baÅŸlıyor.Seyirciler bir yandan kendilerini ÅŸiirin büyüsüne kaptırırken bir yandan da bu bayanın neden aÄŸladığını merak ediyorlar.Karakoç ÅŸiirini bitirip seyircileri tekrar selamladıktan sonra kulise dönüyor.Soyunma odasına girip aÄŸlamaya baÅŸlıyor.Hayatın ne kadar acımasız olduÄŸunu haykırıyor.Kendi kendine “Ben seni böyle mi görecektim?” diye söylenmeye baÅŸlıyor.YüreÄŸindeki sevgi ve acıya daha fazla dayanamayan Mihriban koÅŸarak kulise yöneliyor.Karakoç’u ararken de bir yandan da çocuk gibi seviniyor.Kapıya vuruyor ve içeriden “Buyurun.” Sesini duyunca içeri giriyor ve Karakoç’un kapıya yaÅŸlı gözlerle baktığını görüyor. Karakoç’un konuÅŸmasına bile izin vermeden “SENÄ° SEVÄ°YORUM” diye haykırmış. Senin de beni sevdiÄŸini biliyorum, bu ÅŸiiri de bana yazdığını duymuÅŸtum arkadaÅŸlardan, yeter artık bitsin bu hasret. Ne olur artık dayanamıyorum sensizliÄŸe. Mihriban bunları söylerken gözlerinden akan yaÅŸları silmeye çalışan Karakoç’un elleri yüzüne deÄŸince Mihriban’ın tüm vücudunu bir titreme kaplıyor. Bir yandan Mihriban’ı dinleyen Karakoç bir yandan da hafızasını yoklar. Mihriban sakinleÅŸtiÄŸinde “ sen evlenmedin mi?” diye sorar. Mihriban; “seni üniversiteden sonra çok aradım ama hiç kimse nerede olduÄŸunu bilmiyordu. NiÅŸanı sadece sana cesaret vermesi için yaptım ve sonra da attım. Ama tüm bunlar yaÅŸanırken sen ortada yoktun. Seni çok aradım.” Bunları duyan Karakoç gözyaÅŸlarına engel olmaz yanındaki sandalyeye çöker. Kara kara düÅŸünmeye baÅŸlar. Mihriban bu durum karşısında “sen üniversitede de böyleydin, sürekli hindi gibi düÅŸünürdün.” der.Aradan biraz zaman geçer ama Karakoç hala düÅŸüncelidir.Bu duruma bir anlam veremeyen Mihriban tekrar “ Bu ÅŸiiri bana yazdığını ve seninde beni sevdiÄŸini biliyorum.” Der.Bunun karşısında Karakoç ayaÄŸa kalkar ve Mihriban’a bakıp, ben o ÅŸiiri sana deÄŸil kızıma yazdım,der.Duyduklarına inanamayan Mihriban olduÄŸu yere yıkılır.Hemen yardım isteyen Karakoç, Mihriban’ı hastaneye kaldırır ve hastane odasında Mihriban’ın ayılmasını beklerken bir ÅŸiir daha yazar.Mihriban uyanmadan odadan ayrılır.Mihriban uyandığında etrafına ÅŸaÅŸkınlıkla bakar ve nerede olduÄŸunu anlamaya baÅŸlar aniden aklına Karakoç gelir ve odadaki hemÅŸireye beni buraya kim getirdi, diye sorar.HemÅŸire de bir erkeÄŸin getirdiÄŸini ve size verilmek üzere bu zarfı bıraktığını söyler.Zarfı açıp okur, okurken de gözyaÅŸlarına hakim olamaz.HemÅŸire ne olduÄŸunu sorduÄŸunda; “ çok sevdiÄŸi bir yakınını kaybettiÄŸini” söyler.
Zarfta şu yazıyormuş:
MÄ°HRÄ°BAN ( UNUTURSUN)
“Unutmak kolay mı? ” deme, Unutursun Mihriban’ım. OÄŸlun, kızın olsun hele Unutursun Mihriban’ım.
Zaman erir kelep kelep.. Meyve dalında kalmaz hep. Unutturur birçok sebep, Unutursun Mihriban’ım.
Yıllar sinene yaslanır; Hâtıraların paslanır. Bu deli gönlün uslanır... Unutursun Mihriban’ım.
Süt emerdin gündüz-gece Unuttun ya, büyüyünce... Ha iÅŸte tıpkı öylece Unutursun Mihriban’ım.
Gün geçer, azalır sevgi; DeÄŸiÅŸir herÅŸeyin rengi Bugün deÄŸil, yarın belki Unutursun Mihriban’ım.
Düzen böyle bu gemide; Eskiler yiter yenide. Beni deÄŸil, sen seni de Unutursun Mihriban’ım.
In E-Sim we have a huge, living world, which is a mirror copy of the Earth.
Well, maybe not completely mirrored, because the balance of power in this virtual world looks a bit
different than in real life. In E-Sim, USA does not have to be a world superpower, It can be
efficiently
managed as a much smaller country that has entrepreneurial citizens that support it's foundation.
Everything depends on the players themselves and how they decide to shape the political map of the
game.
Work for the good of your country and
see it rise to an empire.
Activities in this game are divided into several modules.
First is the economy as a citizen in a country of your choice you must work to earn money, which you
will get to spend for example, on food or purchase of weapons which are critical for your progress
as a fighter.
You will work in either private companies which are owned by players or government companies which
are owned by the state.
After progressing in the game you will finally get the opportunity to set up your
own business and hire other players. If it prospers, we can even change it into a joint-stock
company and enter the stock market and get even more money in this way.
In E-Sim, international wars are nothing out of the ordinary.
"E-Sim is one of the most unique browser games out there"
Become an influential politician.
The second module is a politics. Just like in real life politics
in E-Sim are an extremely powerful tool that can be used for your own purposes.
From time to time there are elections in the game in which you will not only vote, but also have the ability
to run for the head of the party you're in.
You can also apply for congress, where once elected you will be given the right to vote on laws
proposed by your fellow congress members or your president and propose laws yourself.
Voting on laws is important for your country as it can shape the lives of those around you.
You can also try to become the head of a given party, and even take part in presidential
elections and decide on the shape of the foreign policy of a given state
(for example, who to declare war on).
Career in politics is obviously not easy and in order to succeed in it, you have to have
a good plan and compete for the votes of voters.
You can go bankrupt or become a rich man while playing the stock market.
The international war.
The last and probably the most important module is military.
In E-Sim, countries are constantly fighting each other for control
over territories which in return grant them access to more valuable raw materials.
For this purpose, they form alliances, they fight international wars, but they also have
to deal with, for example, uprisings in conquered countries or civil wars, which may explode on
their territory.
You can also take part in these clashes, although you are also given the opportunity to lead a life
as a pacifist
who focuses on other activities in the game (for example, running a successful newspaper or selling
products).
At the auction you can sell or buy your dream inventory.
E-Sim is a unique browser game.
It's creators ensured realistic representation of the mechanisms present
in the real world and gave all power to the players who shape the image of the virtual Earth
according to their own.
So come and join them and help your country achieve its full potential.
Invest, produce and sell - be an entrepreneur in E-Sim.
Take part in numerous events for the E-Sim community.